Prof. Dr. Emre Alkin – İktisattan Çıkış | Kitap Öneri ve İncelemesi #2
Şüphesiz ki, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ile yolları kesişen çoğu kişi “İktisada Giriş“ dersini üniversitenin ilk senesinde almıştır. Bu ders, genellikle arz – talep dengesiyle başlar ve ekonominin genel kavramları hakkında öğrencileri gelecek senelere hazırlayarak temel oluşturmayı amaçlar. Prof. Dr. Emre Alkin, kaleme aldığı “İktisattan Çıkış“ kitabının önsözünde bu duruma atıfta bulunarak başlıyor.
Geçtiğimiz günlerde detaylı bir şekilde biyografisini sitemizde paylaştığımız ve eserlerini incelediğimiz Prof. Dr. Emre Alkin, kendisi gibi akademisyen bir aileden gelmektedir. Babası, duayen İktisatçı Prof. Dr. Erdoğan Alkin, akademik alana büyük katkılar sunmuştur. Erdoğan Hoca’nın “İktisada Giriş“ diyerek açtığı bu yolda, Emre Hoca “İktisattan Çıkış“ olarak devam etme sebebini, hem devletlerin hem de insanların rasyonel politikalar ve davranışlardan uzaklaşması olarak gösteriyor.
İktisattan Çıkış kitabı, 172 sayfadan oluşuyor. Ekonomiye ilişkin konuları ders kitabı niteliğinden çok, sanki bir gazetede köşe yazısı okuyormuş havasında ilerlemesi kitabın okunmasını kolaylaştırıyor. Gündelik ekonomik konuları biraz daha sohbet şeklinde ele almasından ötürü, okuma hızınıza göre değişmekle birlikte birkaç gün içerisinde çok rahatlıkla bitirebilirsiniz.
Küresel çapta ve Türkiye’de yaşanan ekonomik, politik ve sosyal problemleri konu edinen Emre Hoca, “Bu kitap rahatsız edici bir kitaptır, söylev kitabı değildir. Huzur bulmak için değil, aksine huzursuzluk vermek amacıyla yazılmıştır. Huzursuzluk vermek isteme sebebim ise bu karmaşanın ve yalanın içinde yaşamamak için insanları rahatsız olmaya davet etmektir. Dolayısıyla kitabı okuduktan sonra ya kendinizle ilgili ya da etrafınıza bakıp burada bir şeyler ters gidiyor diyebilmeniz, rasyonellikten çıkışın nedenlerini kavrayabilmeniz içindir.“ şeklinde İktisattan Çıkış kitabını tarif ederek, rasyonellikten uzaklaşmanın sonuçlarını bize aktarıyor.
Gelişmiş ülkelere göre geride kalma sebebimiz ve ekonomide yaşanılan problemleri, Ahlak eksikliğine bağlıyor. “Neden olmuyor?“ diye sormanın anlamsız olduğunu, “Diğerleri nasıl başarmıştır?“ sorusunun anlam ifade ettiğini ve ekonomiden diplomasiye kadar rasyonel olanın değil popüler olanın takip edilmesi sonucunda sıkıntılar yaşadığımızdan bahsediyor. Liyakat sahibi olmanın artık bir anlam ifade etmediği, özgürlük ortamının kısıtlı olduğu, adalet sisteminin herkese eşit davranmadığı ve eğitim sisteminin giderek daha da kötüleştiği bir ortamda ekonomi de gelişmeyecektir.
“Gelişmiş ülkeler bu yozlaşmanın acı veren tecrübelerinden geçmiş oldukları için, gelişmekte olan ülkelerin göz ardı edebilecekleri küçük bir kurumun en küçük faaliyetinde bile ahlakın yozlaşmasına müsaade etmiyorlar. Onlar da benim gibi hatalarından ders çıkarmayı tercih ediyorlar. Gerçi bugün gelişmiş ülkeler de ahlak açısından kötü bir sınav veriyorlar, bunu belirtmeliyim.“ diyen Emre Hoca, bu alanda yapılmış araştırmalara yer veriyor. Bu noktada, Mustafa Kemal Atatürk ve John Stuart Mill gibi tarih açısından oldukça önem arz eden siyasetçi ve filozofların alıntılarına yer vererek, konuyu daha iyi kavramamıza yardımcı oluyor.
Örneğin, IMF yani Uluslararası Para Fonu’nun yaptırdığı bir araştırmaya göre eğer bir yerde çok yolsuzluk varsa orada eğitimin çok önemli olmadığı düşünülür sonucu çıkıyor. Yolsuzluğun yüksek seviyede yaşandığı ülkelerde, en varlıklı kişilerin ülke varlığından da çok büyük pay aldıkları gözüküyor. Credit Suisse’in her yıl yayımladığı “Küresel Refah Raporu“ bu çarpıklığı net bir şekilde gösteriyor. Türkiye, Rusya ve gelişen ülkelerin önemli bir kısmında en zengin %10’luk kesimin toplam refah içinde %75 ile %85 arasında paya sahip olduğu görülüyor. Ancak, bu ülkelerdeki dolar milyarderleri ya da milyonerlerinin sayısı, sürekli yaşanan kriz sebebiyle dalgalanıyor. Sanayileşme, teknoloji ve nihayetinde inovasyon konusunda küresel liderliği elinde tutan ülkelerin refah sıralamasında sürekli ilerledikleri görülüyor. Bu da eğitim konusunda ve öncesinde yolsuzluk/ahlak meselelerinde gösterdikleri ciddiyetten kaynaklanıyor dersek çok da yanlış olmayacaktır.
Prof. Dr. Emre Alkin, İktisattan Çıkış kitabında, yukarda bahsetmiş olduğumuz üzere yalnızca Türkiye örneğinden yola çıkarak ilerlemiyor, küresel çapta yaşanılan veya yaşanılabilecek problemlere de kitabında yer veriyor. Petrol ve enerjiden kaynaklanan yaşanılabilecek bir savaş veya ABD’den kaynaklanabilecek finansal bir krizin oluşabilmesi ihtimalleri üzerinde dururken, Türkiye’nin uluslararası arenada dış politikalarını inceliyor.
Türkiye’nin kronikleşen ekonomik sorunları, İktisattan Çıkış kitabında, geniş bir perspektifte kendine yer buluyor. Bu noktada, “neden“lerin peşine düşüyor. Enflasyondan neden bir türlü kurtulamadığımız, yabancı sermayenin neden gelmediği, neden kalkınamadığımız, neden kalkınma planlarının hedefleri tutmadığı gibi ekonomik konular ele alınırken, Türkiye’nin ana problemlerini;
- Net olmayan diplomasi
- Demode bir büyüme modeli
- Özerk olmayan ekonomi yönetimi
- Kısıtlanan özgürlükler
- Akılcı olmayan kararlar
- Yönetişim zafiyetleri
- İsraf ve aşırı harcama
şeklinde sıralıyor.
Prof. Dr. Emre Alkin, ekonomi ve politik konuların haricinde sosyal ve insani konulara değinmeden geçmemiş. Yapay zekanın gelecekte, hayatımızda daha fazla hissedilir bir şekilde yer alacağını, yakında birçok insanın işsiz kalacağını ve yeni iş kolları yaratmamız gerektiğinden bahsediyor. “İnsan yetiştirmek ve gençlik“ konularına değiniyor. “Yöneticiler için Altın Kurallar“ına, birey olarak değer yaratabilmek ve çevremize daha faydalı olabilmemiz için önemli öğütler veriyor.
İktisattan Çıkış’ın son kısmına geldiğimizde, bu kitaptan elde edilen gelirin tamamının Mutluluğun Adresi Özel Eğitim Merkezi’ndeki çocuklara bağışlanacağını öğreniyoruz. Ayrıca, bağışta bulunmak için de Mutluluğun Adresi Özel Eğitim Merkezi’nin bilgileri yer alıyor. Yani, kitabı satın aldığınızda hem çocuklara destek olabilir hem de kitaptan faydalanabilirsiniz.
Özetle; kitabın arka kapağından bir alıntıyla incelememizi bitiriyoruz;
“İktisada Giriş“ iktisadın ilk dersidir… Hatta ilk kitabı…
İçinde bol bol rasyonellik, hatırı sayılır matematik ve geçmişin deneyimleri vardır.
Bugün ise inandırıcı gelmiyor kimseye. Neden mi?
Çünkü normal şartlarda iktisat “rasyonel insan“ı tarif eder.
Hani şu özgür yaşayan ve sınırlı kaynaklarla sonsuz ihtiyaçları arasında dengeleme yapmak zorunda kalan insanı…
Ne yazık ki günümüzde rasyonel insandan söz etmek mümkün değil. Gelirinden fazla harcayan, arzularıyla ihtiyaçlarını birbirine karıştıran, “alışılmış mutsuzluklar için keşfedilmemiş mutlulukları feda eden“ insanlarla dolu bir dünyada yaşıyoruz.
Peki, neden böyle oldu?
İktisat, rasyonel insanı ne zaman ve neden kaybetti?
Şimdi ne yapmak lazım?“
Diyen Prof. Dr. Emre Alkin, İktisattan Çıkış’ın arka kapağında yer alan bu sorulara, kitabın içerisinde cevaplar veriyor, alternatifler arıyor. İktisattan Çıkış kitabının devamı niteliğinde kaleme alınan İktisada Yeniden Giriş kitabına dair öneri ve inceleme yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.