Tiyatro

Ekonomik Düzenin İnsan Üzerindeki Etkisini En Çarpıcı Biçimde Aktaran 10 Tiyatro Eseri

Bir ekonominin yönetim şeklini ele alıp incelediğimizde ve ‘’ekonomi nasıl yönetilmeli?’’ sorusunu sorduğumuzda, farklı ekonomik sistemler karşımıza çıkmaktadır. Başlıca liberalizm, sosyalizm, komünizm ve kapitalizm gibi en çok bilinen ve uygulanmaya çalışılmış bu ekonomik sistemleri örnek olarak gösterebiliriz. Bu sistemlerin ortaya çıkışındaki ana dayanak, toplumun içerisinde bulunduğu ekonomik düzeni daha güçlü, daha adil ve daha sürdürülebilir kılmaya çalışmaktır. Ekonomik sistemler, teorik olarak ekonomiyi daha iyi bir şekle sokarak toplum için daha faydalı bir noktaya getirme amacında olsalar da, pratikte yaşanan olaylar teorideki düşünceler gibi gerçekleşmemiştir. Karl Marx’ın yazdığı Komünist Manifesto bildirgesinde, işçilerin birleşmesi ve devrim için harekete geçmeleri yönünde yaptığı çağrı ses getirmiş, bazı ülkelerde devrim gerçekleşmiş ve ekonomik sistemde değişiklikler yaşanmıştır. Devrimin gerçekleşmesi hiç kolay olmamıştır. Bu süreç içerisinde iç savaşlar, katliamlar, kıtlık ve fazla çalışmak gibi sebeplerden ötürü milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir. Kapitalizm tarihine baktığımızda da büyük ekonomik krizler yaşanmış, özellikle 1929 yılında yaşanan büyük buhran ve 2008 yılında yaşanan finansal kriz milyonlarca insanın işsiz, evsiz ve parasız kalmasına sebep olmuştur. Bu içeriğimizde, ekonomik sistemlerin ve krizlerin insan üzerinde yaratmış olduğu etkileri en iyi şekilde yansıtan ve düzenin değişmesi sonucu oluşan sosyal ve toplumsal değişiklikleri en çarpıcı biçimde aktaran tiyatro eserlerini sizin için listeledik.

1. Bertolt Brecht – Üç Kuruşluk Opera

Bertolt Brecht, dönemin yozlaşmış ve ahlaksız düzenine yer verdiği oyununda kapitalizm eleştirisi yapıyor. Hukuksuzluğun, yolsuzluğun, yalanın, sahtekarlığın üst düzeye çıkmasının nedenini insanların daha fazla paraya sahip olma motivasyonuna bağlıyor ve kapitalist düzenin insan ahlakını nasıl ayaklar altına aldığını gösteriyor.

2. Howard Zinn – Marx’ın Dönüşü

1999 yılında Howard Zinn tarafından kaleme alınan eser, Karl Marx’ın dünya görüşünü, ekonomi ve farklı konulardaki düşüncelerini tek kişilik oyun şeklinde aktarmaktadır. Genco Erkal tarafından Türkçeye çevrilerek 2009 yılında sahnelenmiştir.

3. Arthur Miller – Satıcının Ölümü

İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan Amerikan Rüyası’na inanan bir satıcının hikayesi ve başından geçenleri anlatıyor. Rüyaya ulaşmak için çalışan fakat kapitalist sistem içerisinde bu rüyaya ulaşamayacağı gerçeğiyle yüzleşen Willy Loman, büyük hayal kırıklığına uğrar. Yazar, Willy Loman’ın hikayesi üzerinden kapitalist sisteme eleştiri getiriyor.

4. Samuel Beckett – Godot’yu Beklerken

İki karakter Godot adında birisinin gelmesi için bekleyiş içerisindedir. Godot asla gelmez ve karakterler çaresiz hissederek birbirleriyle tartışma içerisine girerler. Samuel Beckett bu eserinde, kapitalist ekonomik sisteme geçiş sonrasında bireyin büründüğü varoluş sancılarını ve anlamlandıramadığı ruh halini tasvir etmiştir.

5. Henrik Ibsen – Bir Halk Düşmanı

Dr. Tomas Stockmann, şehirde bulunan kaplıcaların insan sağlığına olumsuz etkileri olduğunu ileri sürmüştür. Bu durumu halkın bilgisine sunmak isterken, yöneticiler tarafından engellenir ve ‘’halk düşmanı’’ ilan edilir. Eserde, insan sağlığının dahi ekonomik nedenlerle hiçe sayılması üzerinden burjuva ve liberal kesime yönelik yoğun eleştiriler yapılmaktadır.

6. Henrik Ibsen – Hayaletler

Döneme ve burjuva yaşamına dair eleştiri niteliğinde yazılan bu eser, dönemin aile yapısını gözler önüne sererken, burjuva yaşamına dair samimiyetsizlikleri ortaya çıkartır.

7. Henrik Ibsen – Bir Bebek Evi

Nora, burjuva sınıfından üç çocuklu bir ailenin annesidir. Toplumun yüklediği rolden ve eşinin ona yaklaşımından dolayı kendisini bir bebekmiş gibi hisseder çünkü hayatı boyunca onun yerine hep başkaları karar vermiştir ve düşüncelerinin bir önemi yoktur. Bunu fark eden Nora’nın kendi benliğini bulma çabasını konu edinirken, toplumsal düzene yerleşmiş düşüncelerin yanlışlığını ele alır.

8. Gogol – Müfettiş

Müfettiş kılığına girerek yöneticileri ve halkı dolandıran bir sahtekarın hikayesini ele alan Gogol, Çarlık Rusyası’nın yozlaşmış bürokrasisine ve çarpıklaşmış insan ilişkilerine eleştiri getirerek, dönemin sosyal ve toplumsal hayatını gözler önüne serer.

9. Maksim Gorki – Ayaktakımı Arasında

Rusya’da 1800’lü yılların sonunda patlak veren ekonomik kriz, insanları içinden çıkılabilmesi çok güç şartlara itmiştir. Ayaktakımı Arasında, yaşanan krizin sebep olduğu yıkıcı etki sonucu dibe vuran insanların hikayesini konu edinir.  

10. Maksim Gorki – Küçük Burjuvalar

Gorki, Küçük Burjuvalar’da Çarlık Rusyası’nda yaşanan devrim öncesi toplumuna yer verir. Farklı sosyal sınıflardan karakterlerin yer aldığı eserde, işçi sınıfı ile yüksek burjuva arasında sıkışıp kalan küçük burjuvaların hayatları ele alınmıştır. Küçük Burjuvalar, Çarlık yönetiminde yaşanacak devrimin habercisi ve ayak sesleri niteliğindedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu