Borsanın İzinden: İbrahim Babadağı ile Söyleşi
Son dönemlerde yapmış olduğu başarılı analizlerle adından sıkça söz ettiren ve kurmuş olduğu Borsanın İzinden platformu ile bilinirliğini gittikçe artıran İbrahim Babadağı’nı sitemizde konuk ederek çok faydalı bir söyleşi gerçekleştirdik. Sorularımıza geçmeden önce İbrahim Babadağı’nı tanımak ve hayat hikayesinden bahsetmek isteriz.
İbrahim Babadağı Kimdir?
İbrahim Babadağı, 1984 yılında İzmir’in Karşıyaka ilçesinde doğdu. 2002 yılında, Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde lisans eğitimine başladı. Üniversite yıllarında aktif bir öğrencilik hayatı sürdürdü. Kurmuş olduğu müzik grubu ile birlikte konserlerde yer aldı. Toplum Gönüllüleri isimli sivil toplum kuruluşunda bulundu. Aynı zamanda, bu dönemde çeşitli girişimcilik fikirlerini denedi. 2007 yılında, Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden lisans derecesiyle mezun oldu.
Üniversite mezuniyetinin ardından sırasıyla Tesco Kipa, Philip Morris, Pepsico, Nestle ve Total Energies firmalarında çeşitli yöneticilik pozisyonlarında görev aldı. Yaklaşık 13 yıl boyunca bu şirketlerde görevini yürütmesinin ardından, 2019 yılında, ’’Borsanın İzinden’’ platformunu hayata geçirdi. Trading hayatına 2009 yılında başlayan İbrahim Babadağı, kurduğu platformda birçok insanın hayatına dokundu ve hâlâ dokunmaya devam ediyor. 2021 yılında, Borsanın İzinden Eğitim ve Danışmanlık şirketini kurdu.
15 yıl boyunca elde ettiği bu büyük tecrübe ve birikim sonucunda teknik analiz, trade psikolojisi, risk yönetimi gibi konularda eğitimler ve danışmanlıklar veriyor. Sosyal medya hesaplarından aktif olarak analizlerini ve düşüncelerini sürekli olarak paylaşıyor. Borsanın İzinden platformunda, belgesel ve kitap önerileri, ünlü traderların hayatları ve düşünceleri, teknik analize dair oldukça önemli detayların yer aldığı bilgilendirici içerikler paylaşıyor. Daha önce sitemizde paylaştığımız, ’’Teknik Analiz Öğrenmek İçin 15 Kitap Önerisi’’ içeriğimizde ilk sırada yer verdiğimiz ’’15 Örnekle Adım Adım Açıklamalı Teknik Analiz’’ kitabı 2024 yılında yayımlandı. Kitap, yayımlanmasının ardından oldukça ilgi gördü ve beğenildi.
İbrahim Babadağı’nı daha yakından tanıdığımıza göre, kendisi ve kariyeri hakkında ilk sorumuzla söyleşimize başlıyoruz.
Trading ile ilk olarak ilgilenmeye ve işlem yapmaya nasıl başladınız? Herhangi bir arkadaşınız ön ayak mı oldu yoksa kendi araştırmalarınız ile mi ilgi duymaya başladınız? 2010’lu yılların başında şüphesiz teknoloji bu zaman ki kadar gelişmiş değildi. Hangi piyasalarla ilgileniyordunuz ve işlem yapmanın zorlukları var mıydı? Alıp sattığınız ilk finansal varlık hangisiydi, hatırlıyor musunuz?
Merhabalar. Ben trading ile ilgilenmeye ve işlem yapmaya 2008-2009 yılları arasında, Forex ile başladım. O zamanlar çevremde trading ile ilgilenen hiç kimse yoktu, tamamen kendi araştırmalarım ve denk gelmelerim sayesinde keşfettiğim bir alan oldu. Çoğunluğun aksine Borsa İstanbul ile değil, Forex ile başlamamı bir şans olarak görüyorum çünkü internette özellikle İngilizce dilinde Forex ile ilgili daha o zamanlar bile oldukça fazla içerik vardı, Forex Factory, BabyPips gibi sitelerin forumları bana oldukça fazla şey kattı.
2010 yılında Trading üzerine Türkçe içerikler oldukça zayıftı, bu eksikliği yukarıda bahsettiğim İngilizce sitelerden tamamlamaya çalıştım. Ancak çevremde de trading ile ilgilenen kimse olmamasından dolayı, kendim düşe kalka ilerledim. Forex ile başladığım için, önce paritelerde al sat işlemlerine başladım. Özellikle EURUSD, Forex’e başlayanların ağırlıklı olarak ilk işlem yaptığı paritelerden biridir. Ben de EURUSD ile başladım.
İşlem yapmanın zorluğunu bilgiye ulaşma konusunda çok yaşadım, kaldıraç nedir, pozisyon büyüklüğü nasıl hesaplanır, teminat nedir gibi bilinmesi gereken temel konuları kendim deneye yanıla çözmeye çalıştım. Ancak böylesi belki de daha iyi ve daha temiz oldu çünkü şu an bakıyorum da, bu tür konularla ilgili bilgi yerine bilgi kirliliği var her yerde. Dolayısıyla bir şeyler öğrenmek isteyen çoğu kişi ne yazık ki yanlış şeyler öğreniyor. O zamanlar evet bilgiye ulaşmak zordu ancak ulaşılan bilginin doğruluğu daha yüksek olasılıktı.
Trading yapmaya başladığınız ilk yıllar nasıl geçti? ’’Ben bu işe daha fazla zaman ayıracağım.’’ dediğiniz dönüm noktası ne zaman oldu? Bu işte sizin en çok hoşunuza giden zaman ve mekan açısından özgür olmak mıydı? Başka ne gibi faktörler etken oldu?
İlk yıllar herkesin bayağı bir bocalamayla geçer. Bir gün “tamam ben bu işi çözdüm, artık zengin olmama ramak kaldı” dersin, diğer gün “Allahım nerden bulaştım ben bu işe, sanıyorum bu iş bana göre değil” dersin. Her gün yeni şeyler öğrenir, yeni şeyler denersin. Bir olur, bir olmaz. Böyle böyle aylar geçer. Ancak sen bir şekilde tecrübe biriktirirsin ve aslında öğrenme sürecin tüm bu krizlerin arasında devam eder. Eğer pes etmezsen ilerlersin. Ben de pes etmeyenlerden oldum.
Bu işin avantajları çok fazla. Ben çok uzun süre satış işinde, birebir müşterilerle iş yaptım, mesleğimde çok fazla “insan” vardı. Trading ise tam tersi, “insansız” bir para kazanma aracıydı benim için. En önemli faydanın bu olduğunu söyleyebilirim. Onun dışında, mekanın ve zamanın üzerinde bir iş Trading. Her an dahil olabileceğiniz veya dahil olmamayı isteyebileceğiniz bir meslek. İstediğiniz yerde, istediğiniz şekilde yapabilirsiniz.
Ek olarak, Trading sabit bir maaş yerine, “performans tabanlı” bir ödeme yapıyor. Yani çalıştığın, başardığın kadar para kazanıyorsun. Diğer işler gibi, kendinden beklenenin çok üstüne de çıksan sabit para kazandığın bir iş değil. Burada çok iyi performans sergilersen, çok iyi paralar kazanırsın. Yani ektiğini biçersin. Bu da trading’in bana göre en güzel avantajlarından biri.
Yıllar içerisinde edindiğiniz tecrübeler ve birikim sonucunda doğru adresi ’’swing trading’’ olarak gösteriyorsunuz. Bu noktaya gelirken edindiğiniz en büyük tecrübeler neydi? Hiç battığınız ve kasanızı sıfırlayarak tekrardan başladığınız oldu mu?
Olmaz mı? Trading işinde eğer düşmediysen, para kaybetmediysen kendini geliştirecek büyüklükte denemeler yapmıyorsun demektir, dolayısıyla yerinde sayarsın. Bisiklet sürmeyi öğrenmenin ilk şartı düşmektir. Trading işinde de en güçlü kişi, en çok yarası olan kişidir. Ben de bu meslekte belli bir yere gelmiş herkes gibi oldukça fazla para kaybettim.
Ancak bu paraları hep piyasayla birebir ve sürekli savaşmak zorunda kaldığım, ona eşlik etmek yerine ondan para almaya çalıştığım day trading ve scalping dönemlerimde yaşadım. Bu iki alan o kadar zor alanlar ki, her zaman dikkatli ve odaklı olman gerek, her şeyi %100 başarsan bile hak ettiğin karşılığı alamıyorsun. Aldığını varsayalım, bu sefer de hayatından ciddi miktarda zaman, dikkat, efor kaybediyorsun.
O yüzden, trading hayatımın yaklaşık 5 ila 6. yıllarında “swing trading“ ile tanıştım ve bu tanışma benim için bir dönüm noktası oldu. Swing trading, yapısı itibariyle hem özel yaşama, kişinin kendisine ve ailesine zaman tanımasını sağlıyor, hem de orta vade dalgalara tutunarak iyi paralar kazanabiliyorsun. Swing trading aslında tam bir denge. Özel yaşam ve trading dengesi. O yüzden trading’de ilerleyen herkesin Swing trading’de buluşacağını düşünüyorum.
Kariyerinize ve hayatınıza dönüp baktığınızda değiştirmek istediğiniz veya yaşadığınız pişmanlıklar var mı? Örneğin, Borsanın İzinden’i daha erken kurabilirdim veya daha farklı girişimlerde, görevlerde bulunabilirdim gibi. Yoksa İbrahim Babadağı adına her şey yolunda mı gitti?
Aslında her şey tam olması gereken zamanda oldu, daha erken olsaydı böyle güzel olmazdı diye düşünüyorum. Yaşanan her şeyin belli bir birikimle bana kattığı basamaklar var, o basamakları kullanarak hedefime doğru ilerliyorum. Trading öncesi mesleğimde yeterli tecrübe edindim, tam uygun zamanda Trading konusunda tecrübe kazandım, sonrasında Borsanın İzinden’i doğru zamanda kurdum ve doğru zamanda ilerliyorum. Geçmişte değiştirmek istediğim hiçbir şey yok. Her şey yerli yerinde.
Türkiye ekonomisinin genel gidişatı hakkında görüş ve düşüncelerinizi sosyal medya hesaplarınızda yer yer paylaşıyorsunuz. Sizce ilerleyen süreçte, Türkiye ekonomisinde genel bir toparlanma ve alım gücünde artış yaşanabilir mi? Şu anda yürütülen politikalar ekonomiyi rayına sokabilir mi? Bu konuda umutlu musunuz?
Türkiye kriz yönetimi konusunda tecrübeli bir ülke. Geçmişte de defalarca krizlerden çıkmayı başardığını ve yeniden büyüme dönemlerine girdiğini hatırlayalım. Bu nedenle geleceğe dair iyimserim. Öncelikle bunu söyleyeyim. Ancak şu an içinde yaşadığımız zamanın özellikle gençler için oldukça zorlayıcı olduğunu da itiraf etmek gerekir. Şu an uygulanan politikalar bazı alanlarda doğru adımlar atsa da, bu politikaların uzun vadeli sonuçlarını görmek için biraz daha zamana ihtiyacımız var. Bu zaman aynı zamanda gençlerin en güzel yıllarına denk geliyor ve ne yazık ki bu güzel yıllar onlar için bayağı zorlayıcı yıllara dönüşüyor. Türkiye ekonomisiyle ilgili en çok üzüldüğüm nokta bu. Gençler ne yazık ki istedikleri refahla, yüksek kalitede yaşayamıyorlar.
Son yıllarda, özellikle enflasyonun da artışı nedeniyle finansal piyasalara (borsa, kripto para, forex vb.) eskiye nazaran daha büyük bir ilgi var. Borsadaki yatırımcı sayısı 10 milyonu geçmiş durumda. Kişilerin piyasalara olan bu ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce borsamız gerçek anlamda ‘’yatırımcı’’ sayısında bir artış yaşadı mı yoksa çoğunluk günü kurtarmanın peşinde mi?
Geçmişte yaşadığımız “NAS” dönemi politikaları negatif reel faiz karşısında paranın değerini koruması yöntemi olarak Borsa İstanbul’u alternatifsiz kıldı. Üstüne bir halka arz furyası geldi. Tüm bunlar Borsa İstanbul’u çok popüler yaptı ve yatırımcı sayısı 10 milyonu geçti. Bunun kalıcı olmadığı daha o zamanlardan belliydi çünkü geçici bir rüzgarla, günü kurtarmak için Borsa İstanbul’a para yatıran çok fazla kişi olduğu ortadaydı. Bu tarz meraklar entelektüel olarak içi doldurulmazsa, ne yazık ki rüzgar bittiğinde ters tepiyor.
Şu anda da gördüğünüz gibi, Borsa İstanbul’daki rüzgar bitti ve çoğu kişi pişmanlıkla parasını Borsa İstanbul’un dışına çıkarma derdinde. Yine de, bu yoğun ilginin köpüğü alındığında, içeriye gerçekten yatırımcılıkla, trading ile ilgilenen kaliteli bir kitle de dahil oldu. Onların Borsa İstanbul’a değer katacaklarına inanıyorum. Forex ve Kripto ise Türkiye’de zaten uzun zamandır popülerdi, özellikle kaldıraçlı işlemlere imkan vermeleriyle, ne yazık ki “vurkaçcı” kitle olarak adlandırabileceğimiz kişiler bu marketlere çok meraklılardı. Ancak kaldıraçlı işlemler profesyonel olmayan ellerde çok ciddi zararlara yol açabilir, açtı da. O yüzden, bu ilginin mutlaka iyi bir eğitimle profesyonel bir şekilde beslenmesi ve altyapısal olarak güçlendirilmesi lazım.
Hayat pahalılığından ötürü birikim ve tasarruf yapmanın oldukça zorlaştığı bu dönemde, tavsiye edebileceğiniz veya kendinizin de uyguladığı birikim ve tasarruf yolları var mı? Varsa neler? Bahsedebilir misiniz?
Şu an Türkiye’de, özellikle fiyatlama alışkanlıklarında gerçeklikten kopuk dönemler yaşıyoruz. Dışarıda yemek yemekten eğlenmeye, kira bedellerinden ulaşım bedellerine kadar her kalem maliyetinin çok üstünde pahalı. Dolayısıyla bu geçici dönemde biraz eve dönmek, evde zaman geçirmek, gereksiz harcamaları kısmak mutlaka her kişinin ve ailenin zaruriyeti. Şu aşamada tasarruf ve yatırımdan ziyade, giderleri kısmak ve ayakları yorganına göre uzatmak dönemi. Harcanan her kalemin gerekiyorsa tek tek ele alınması ve kısılması, gereksizlerin iptal edilmesi şart.
İlerleyen yıllarda üniversite tercihi yapacak, Ekonomi ve İşletme gibi bölümleri tercih etmeyi düşünenlere, trading ile ilgilenen genç arkadaşlarımıza ve yeni mezun olacak öğrencilere nasıl bir yol izlemelerini tavsiye edersiniz? Gelecekteki gelişmeleri de göz önünde bulundurarak farklı sektör veya mesleklere mi yönelmeliler? Maaşlı işlerinde çalışmaya devam ederek kenarda birikim yapmaya devam mı etmeliler?
Öncelikle birikimin ve tasarrufun eğer yapılabiliyorsa çok erkenden yapılmaya başlanması gerekiyor. Ancak bu yapılırken hayattan tamamen kopmak, kişisel gelişimi, eğitimleri ve sosyalliği de unutmamak lazım. Kişi üniversite hayatı boyunca elde ettiği maddi-manevi tecrübelerle gelişiyor ve ilerideki performans yılları, bu dönemlerdeki tecrübeleriyle şekilleniyor. Kişinin bu tecrübeleri kişinin maaşlı bir işte mi yoksa bir girişimcilikte mi mutlu olacağının da ipuçlarını veriyor.
Ben kendi uzmanlığım olarak trading’den bahsedersem, bu işte tecrübelenmeye ne kadar erken başlarsanız o kadar iyi, dolayısıyla bir yandan üniversite okuyup bir yandan ufak bir bütçeyle trading tarafında tecrübe kazanmaya bakın. Bu ufak tefek tecrübeleri sakın küçümsemeyin, bunların hepsi bir şekilde birikip ileride büyüyecek ve sizlere yeni alternatif yollar yaratacak.
Borsanın İzinden platformunu kurarken temel motivasyonunuz neydi? Bu platformu kurma fikri nereden aklınıza geldi? Kurmuş olduğunuz ilk zamandan bugüne baktığımızda on binlerce kişinin hayatına oldukça pozitif bir şekilde dokunduğunuzu rahatça söyleyebiliriz. Bu konuda ne hissediyorsunuz?
Borsanın İzinden aslında ufak bir Twitter hesabı olarak kuruldu. O zamanlar Borsa İstanbul’da yaptığım işlemleri ve çizdiğim grafikleri günlük gibi tutarım diyerek bir Twitter hesabı açmıştım. O hesap tahmin ettiğimden çok daha fazla ilgi gördü ve büyüdü. Sonrasında BLOG tarafını açtım. Sonrasında da Atölye tarafında profesyonel Trading eğitimleri sunmaya başladım. Hem ücretli hem ücretsiz içerikler çok fazla kişiye çok güzel kapılar açtı. Sürekli bunu belirten ve teşekkür dolu mailler, mesajlar alıyorum ve bu beni çok mutlu ediyor. Aynı şekilde üretmeye devam etmek konusunda da motive oluyorum.
Borsanın İzinden platformunda birçok film, kitap ve belgesel önerilerinde bulunuyorsunuz. Hayatınıza en çok dokunduğunu hissettiğiniz ve sizi en çok etkileyen eser veya eserler (film, kitap veya belgesel olabilir) hangileriydi? Aynı soruyu bir de trading için sormak istiyoruz. Trading konusunda kendinizi geliştirmenize en çok katkıda bulunan ve en beğendiğiniz eser veya eserler hangileriydi?
Benim en çok sevdiğim üç kitap, türlerinden bağımsız olarak, Frank Herbert’ten DUNE serisi, Isaac Asimov kitapları ve Bir Otostopçunun Galaksi Rehberi. Ek olarak borsa-trading özerinde “Bir Borsa Spekülatörünün Anıları” kitabını başucu kitabım olarak sayıyorum. Ona ek olarak Trading for a Living, Trading in the Zone ve Martin Schwartz’ın Pitbull kitabını da ekleyebilirim. Film olarak direkt film söylemek yerine en sevdiğim yönetmenleri söyleyeyim. Lars von Trier, Guy Ritchie ve Quatin Tarantino filmlerinin hepsini önerebilirim.
İkinci kitabınızın yayınlanacağı duyurusunu yakın zamanda yaptınız. İlerde yeni kitaplar ve projelerle İbrahim Babadağı’nı duymaya devam edecek miyiz? Gerçekleştirmeyi hedeflediğiniz farklı hayalleriniz var mı? Borsanın İzinden platformu gelecek dönemde yatırımcıların hayatına dokunmaya devam edecek mi?
Açıkçası en sevdiğim şey yazmak ve anlatmak. Bolca da tecrübem var ve gittikçe de birikiyor. Dolayısıyla ilerleyen dönemlerde de hem kitaplarla, hem yazılarla hem de görsel içeriklerle, tecrübe ettiğim ve anlatmak istediğim her şeyi takipçilerime anlatmaya devam edeceğim. Onlarca projem var, umarım hepsini gerçekleştirmeye zamanım olur.
İbrahim Babadağı’na söyleşimize katıldığı için çok teşekkür ediyoruz. Yazımızın başında da bahsetmiş olduğumuz üzere, ülkemizde trading alanında yapmış olduğu paylaşımlar ve projelerle birçok insanın hayatına katkıda bulunmuştur ve bulunmaya devam etmektedir. Uzun seneler içerisinde sahip olduğu büyük tecrübe ve birikimi, kurmuş olduğu Borsanın İzinden platformu sayesinde yatırımcılarla paylaşmaktadır. İbrahim Babadağı’nın borsa ve ekonomiye dair düşünceleri ve yapmış olduğu güncel analizleri için X hesabını takip edebilirsiniz. Trading psikolojisi, teknik analiz, yatırım, kitap ve film önerileri gibi daha birçok konu hakkında kaleme aldığı yazıları için Borsanın İzinden sitesini, aynı zamanda vermiş olduğu eğitimler hakkında bilgi edinmek için Borsanın İzinden Atölye‘ye göz atabilirsiniz.